Türkiye Komünist Partisi, AKP ve MHP tarafından üzerinde uzlaşılan 'başkanlık sistemi'ne karşı kampanya başlattı. Türkiye'nin dört bir yanında TKP üyeleri başkanlığa karşı sokağa çıktı.


TKP TÜRKİYE'NİN DÖRT BİR YANINDA SOKAĞA ÇIKTI!

Başkanlığa karşı başlatılan kampanya kapsamında TKP üyeleri Türkiye'nin birçok noktasında bildiri dağıtımı gerçekleştirdi.

Beşiktaş'ta bildiri dağıtımı yapan TKP'lilere polis saldırdı. Halk gözaltına alınan TKP'lilere alkışlarla destek verdi.
HAYIR İÇİN ÇAĞRI!

TKP tarafından başkanlığa karşı başlatılan kampanya kapsamında 'Hayır için çağrı' başlığıyla yapılan açıklamada, "Gelin, Birleşik Haziran Hareketi (HAZİRAN) Meclislerinde buluşalım, HAYIR'ı sokak sokak, mahalle mahalle örgütleyelim. Gelin, hep beraber HAYIR sesini büyütelim, bu karanlık gidişe dur diyecek ilk adımı hep birlikte atalım" denildi.

TKP'den yapılan açıklama şu şekilde:
İktidar, tek sesli hale getirdiği televizyonlardan, gazetelerinden pembe tablolar sunuyor.

Oysa bizlerin, emeği ile alın teri ile geçinen milyonların hayatı kararıyor.

14 yıldır doğrudan bu iktidar eliyle kopkoyu bir karanlığa sürüklenen Türkiye, şimdi de tek kişinin tüm yetkileri elinde toplama hevesiyle bir yıkıma doğru götürülüyor.

14 yıldır yaptıkları yetmiyormuş gibi şimdi hilafet özlemlerini, saltanat sevdalarını Anayasa düzeyinde kurumsallaştırmak istiyorlar.

Her şeyden önce şunların sorulması gerekiyor:

Başkanlık rejimi gerçekten halkımızın yararına olsaydı, Anayasa değişikliği tartışmaları böyle halktan gizlenir miydi?

Hakkını arayan herkesin karşısına iktidar polisinin dikildiği, gazetecilerin, yazarların, akademisyenlerin hatta milletvekillerinin tutuklu olduğu bir ülkede “demokratik bir tartışma” yapılması mümkün müdür?

Sadece bu bile iktidarın Anayasa değişikliği ile hedeflediklerini görmek için yeter!

Ülkemizin kaderi, kapalı kapılar ardındaki kirli pazarlıklarla hazırlanıp zor yoluyla dayatılan anayasa değişiklikleriyle belirlenemez.

Bu oyunu bozmalıyız.

Kardeşler,

Türkiye bir hesaplaşmaya doğru gidiyor.

Halk kaderini kendi ellerine almayı başaramadığında, ülkenin geleceği iktidar sahibi küçük bir azınlık ve bazen de tek bir kişi tarafından belirlenir.

Başkanlık dedikleri, işte bu dikta rejiminin adıdır.

Bugün hepimize düşen görev, ölene kadar ülkeyi tek başına yönetmek isteyen diktatörü durdurmak ve ülkemizi bu karanlıktan kurtarmaktır.

Komşu ülkelerin iç işlerine müdahale eden, orada cihatçı teröristlerle işbirliği yapan ve şimdi bunları halkımızın başına bela edenlere HAYIR demeyecek miyiz?

Türkiye’yi bir iç savaş ortamına sürükleyenlere, gencecik insanların ölümüne neden olanlara, sokaklarda patlayan bombalara HAYIR demek için vakit gelmedi mi?

Bilimsel ve laik eğitime savaş açıp, çocuklarımızın geleceğini çalanlara, çocuklarımızı tarikat yurtlarında yakanlara HAYIR deme zamanı gelmedi mi?

Kadınları ikinci sınıf insanlar olarak gören, açıkça ırkçılık ve mezhepçilik yapan, hep işçiden emekçiden alıp patronlara veren bu zorba iktidara güçlü bir HAYIR tokadı atabiliriz.

15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle her tür muhalefeti sindirmeye ve emekçilerin hak arama mücadelelerini yasaklamaya çalışanlar, ülkemizi tarikatların-cemaatlerin eline teslim edenlerdir.

Hepsi suçludur ve tüm suçluların sanık sandalyesine oturtulup, adilce yargılanması için HAYIR deme zamanıdır.

Eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve barış isteyen, her türden dinsel inanç sömürüsüne karşı laikliği savunan tüm yurttaşları, bu hedeflere ulaşmanın ilk adımı olarak başkanlık planlarını boşa çıkarma mücadelesinde birleşmeye çağırıyoruz.

Gelin, Birleşik Haziran Hareketi (HAZİRAN) Meclislerinde buluşalım, HAYIR'ı sokak sokak, mahalle mahalle örgütleyelim.

Gelin, hep beraber HAYIR sesini büyütelim, bu karanlık gidişe dur diyecek ilk adımı hep birlikte atalım.