Emek Partisi İl Başkanı Hüseyin Öge,İşçiler, emekçiler doların iniş çıkışı nedeniyle kriz olur mu, işten atılır mıyım, asgari ücret ne kadar artacak, toplu sözleşmeler nasıl sonuçlanacak, grevlerimiz yasaklanacak mı, ihraçlar ve açığa almalar nereye kadar sürecek, daha yeni zamlar ve vergiler gelecek mi, bombalı saldırılara uğrar mıyım endişe ve beklentileri içindeyken gündeme MHP genel başkanı Bahçeli’nin teklifiyle birden bire Anayasa değişikliği girdi.

Başkanlık sistemi tartışması yeni değil. Ancak daha önce kamuoyundan yeterli desteği görmediğinden AKP Hükümeti bu konuyu bir süredir soğumaya bırakmıştı. Ancak kapalı kapılar arkasında ne gibi pazarlıklar yapıldı ise MHP lideri Bahçeli Anayasa değişikliğini birden bire gündeme getirdi ve iktidara aradığı olanağı sundu. Meclis gece-gündüz demeden çalıştırılarak tekme-tokat, her türlü hukuksuzluk, baskı ve şantajlar altında Anayasa değişikliğinin referanduma götürülmesine AKP ve kimi Devlet Bahçeli destekli MHP’lilerin oylarıyla karar verildi.

Bu Anayasa değişikliği kime yarayacak? AKP Hükümeti 35 yıldır yürürlükte olan 12 Eylül faşist askeri cunta Anayasası ile ülkeyi yönetiyor. Temel hak ve özgürlükler konusunda sorun yaşandığı zaten biliniyor. İşçilerin, emekçilerin örgütlenme hakkı tanınmış görünüyor. Ama işçiler bunu kullanamıyor. Özgürce sendikasını, temsilcisini seçemiyor. Grev yapamıyor. Yaptığı her grev nerede ise ‘milli güvenliği tehdit ediyor gerekçesi ile’ yasaklanıyor. Bu Anayasa teklifi AKP-MHP ittifakı tarafından yangından mal kaçırırcasına meclisten geçirildi. İşçi ve emekçiler bu Anayasa değişikliği konusunda hemen hemen hiç bilgilendirilmedi ve bilgilenmesi özellikle istenmedi. Çünkü gelecekleri bir tek adamın iki dudağı arasından çıkacak sözlere bırakılıyor. Yasama, yürütme, yargı tek bir kişinin hakimiyetine bırakılıyor. ‘Ben ne yaparsam, ben ne söylersem o olur’ düzeni geliyor. ‘Türk tipi başkanlık’ modeliyle İstikrar ve huzur’ gelecekmiş. 15 yıldır kim iktidar da? Bu ‘istikrar ve huzur’ niçin 15 yıldır yok? Her türlü yasa yapma yetkisi elinizde. 6 ayı geçen bir sürede de  ülkeyi O-HAL ile yönetiyorsunuz. Getirmek istediğiniz sisteme DİKTATÖRLÜK denir.

Diktatörlüğün nasıl bir sistem olduğunu en son Gambiya devlet başkanı gösterdi. Seçimlerde iktidarı kaybetti. İktidarı bırakmıyorum dedi ve O-HAL ilan etti. Muhaliflerini tutuklamaya kalktı. Gambiya halkı ve Afrika halklarını tepkisi ve mücadelesi artınca devletin kasasını da boşaltarak başka bir ülkeye kaçtı.

Emekçilerin çıkarları ortaktır. Şimdiye kadar bir çok kazanılmış haklar bir-bir elinden alındı, diğerleri de başta  kıdem tazminatı olmak üzere elinden alınacak. Bizim oylarımızla sınırsız yetkilere sahip olmak ve tek adam diktatörlüğü getirmek istiyorlar. Bizi üretim tezgahlarında ‘evetçi’, ‘hayırcı’ diye bölmek isteyeceklerdir. İşçilerin gücü birliğinden gelir. Bu kötü oyuna düşmeyelim. Bu, bize dayatılan kötü geleceğe, ‘tek adam-tek parti diktatörlüğüne’ HAYIR diyerek, geleceğimize hep birlikte sahip çıkalım. Geleceğimiz işçi ve emekçilerin barış ve demokrasi içinde yaşayacağı laik ve demokratik cumhuriyette olacaktır.ifadelerini kullandı.