Siyaset

2023 Türkiye Genel Seçimi milletvekili seçim sonuçları bize ne anlatıyor?

Abone Ol

YAZAR: Buğrahan Doğangil

İnsanın özne olduğu hadiselerde rakamlar yalnızca sayısal verileri ifade etmez. Özellikle farklı görüşten, farklı sosyal sınıftan ve daha nice farklı parametreye göre farklı olan insanların katıldığı dev anketlerde rakamlar birçok veriye göre hepimize çok daha fazla şey anlatır. 2023 yılı Türkiye genel seçimleri de 60 milyon civarında kalıtımcı listesiyle dev bir anket olduğuna göre seçim sonuçlarını yorumlamaya rakamlar üzerinden başlamak lazım. 

Seçim sonuçları üzerinden Türkiye’de yaşayan yurttaşların eğilimlerine göz atmaya başlamadan önce birkaç satır cumhurbaşkanlığı yarışına da değinmek gerek. Çetin geçen ilk turda neredeyse %50’ye yakın oy alan mevcut Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan ikinci turda zafere yakın görünüyor. 28 Mayıs’a kadar kalan sürede hem Millet İttifakı’nın hem de Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanmak adına nasıl bir propaganda yürüteceğini halk olarak merakla bekliyoruz. Özellikle ilk turda küçük bir sürprize imza atan Sinan Oğan ve Ata İttifakı’nın seçimin ikinci turuna etki yapıp yapamayacağını da göreceğimiz, seçim günü dahil 14 günlük bir sürece girdik. Demokrasi çatısı altında geçen seçimler sonrasında ikinci tura kalmayı başaran Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu tebrik ediyorum. Umuyorum ki ikinci tur rekabeti ve seçimleri de demokrasi çatısı altında, aynı zamanda centilmenlik içerisinde geçer.

Milletvekilliği seçimlerine gelecek olarak ilk bakışta seçimin kazananı Milliyetçi Hareket Partisi ve Yeniden Refah Partisi gibi görünüyor. Bu partilerin yanına meclise hiç milletvekili yollayamasa da Ata İttifakı ortağı Zafer Partisi’ni de eklemek gerek. Kişisel görüşüm olarak Halkların Demokrat Partisi’nin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kemik oylarını koruduğunu söyleyebilirim. Yine, Adalet ve Kalkınma Partisi her ne kadar geçmişe göre bir miktar oy kaybına uğrasa da çizgisini korumayı başaran partiler arasında yer almayı başardı. Bu partiler seçimi nötr geçirdiler demek de mümkün. Elbette CHP mutlak zafer parolası ile girdiği seçimde oy artıramadı, bu bir başarısızlık değil mi sorusu akla geliyor. Fakat buradaki başarısızlık parti bazında CHP’ye mal edilmemeli. CHP listelerinden seçime giren ve CHP üzerinden onlarca vekil çıkaran Saadet Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti kağıt üzerinde başarı kazanmış gibi görünüyor olsalar da seçimin kaybedenleri. Bu dört partiyi meclise CHP seçmeninin taşıdığı apaçık ortada. Seçimin diğer kaybedenlerine baktığımızda ise karşımıza İYİ Parti ve Türkiye İşçi Partisi çıkıyor. İyi Parti ilk kez seçimlere katıldığı  2018 seçimlerine göre oy oranı bazında bu seçimde de aynı gibi görünmesine karşın net şekilde sahadan boynu bükük ayrıldı. Yoğun propaganda gücüne rağmen, teşkilatlanması 2018’e göre oturmuş bir parti olmasına rağmen ve “Başbakan Meral Akşener” sloganı ile iddialı girilen seçim sürecinde ortaya çıkan sonuç İYİ Parti’ye kesinlikle negatif yazar. Türkiye soluna yeni bir soluk getirmeyi hedefleyen ve geçtiğimiz dönem TBMM’de yalnızca 4 milletvekili ile yaptığı güçlü muhalefet nedeni ile popüler hale gelen Türkiye İşçi Partisi bu seçimlerden beklediğini alamadı. İşçi sınıfı ile Türkiye’nin seküler sol seçmeninin bir kısmını bir araya getiren ve yola iddialı çıkan TİP beklentilerin çok altında kaldı. Özellikle ittifak içerisinde olduğu Yeşil Sol Parti ile farklı listelerden seçime girmesi Türkiye İşçi Partisi’nin eleştiri oklarının hedefi olmasına neden oldu.

Şimdi gelelim sayısal verilere…

24 Haziran 2018 Genel Seçimleri’nde toplam seçmen sayısı 59.354.840 olarak açıklanmıştı. Anadolu Ajansı verilerine göre 14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri’nde ise Türkiye’de seçmen sayısı 64.190.651’e yükseldi. Yaklaşık 4.5 milyon civarında yeni seçmen listelere eklendi. Bu seçmenlerin büyük çoğunluğunu gençler oluştururken bir kısmını da son dönemde sayıları artan Türk vatandaşlığına geçen yabancılar oluşturuyor. Gençlerin sisteme dahil olmasından en büyük payı Muharrem İnce ve Memleket Partisi faydalanacak gibi görünüyordu. Fakat İnce’nin adaylıktan çekilmesi Memleket Partisi’ni de konu dışı bıraktı. Hal böyle olunca gençlere çok fazla önem verdiğini defalarca dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si ve genç cumhurbaşkanı adaylarından olan Sinan Oğan’ın temsil ettiği, Ümit Özdağ’ın liderlik ettiği Zafer Partisi gençlerin oyu için ön plana çıkıyordu. Burada net şekilde Zafer Partisi’nin gençlerden oy aldığını söylemek mümkün. Geçtiğimiz seçimde 50.700.826 oy kullanılmış ve 49.654.706 oy geçerli sayılmıştı. Güncel seçime ise 55.300.185 oy kullanıldı ve 53.914.310 oy geçerli sayıldı. Bu veriler de sisteme yeni giren oyların yönünü destekliyor. Elbette tüm partilerin bir miktar yeni seçmenlerden oy aldığını da söylemek gerek. Fakat yoğunluğun Zafer Partisi ve Memleket Partisi’ne doğru kaydığını görüyoruz.

Ulusalcı olan Memleket Partisi, Milliyetçi ve Atatürkçü bir parti olduğu lanse edilen Zafer Partisi ve muhafazakar sağ seçmenin en klasik adreslerinden olan MHP’nin toplamda %13,24 oy alması ve yaklaşık 7 milyon seçmeni kendisine çekmeyi başarması Türkiye’de milliyetçiliğin yeniden yükseldiğinin kesin bir kanıtı olarak karşımıza çıkıyor. Yine muhafazakar, ümmetçi ve milliyetçi bir çizgide oturan AKP’nin oyları da göz önüne alındığında Türkiye seçmeninin verdiği ilk güçlü mesaj ortaya çıkıyor. Ekonomi, laiklik, seküler yapı ve eğitim gibi konular şu an mevzu bahis değil. Şu an ülkenin milli duruşu, güvenliği, istikrarı ve milli bekası önemli demeye çalışıyor seçmen, bu çok net ortada. Mesaja katılırsınız veya katılmazsınız fakat sonuç çok açık şekilde ortada görünüyor. Açıkça söylüyorum seçmenin bu yönelimi ister algı yönetimiyle yapılmış olsun ister gerçekler üzerinden giden bir politikanın ürünü olsun, her ne yapıldıysa çok etkili olmuş görünüyor. 2023 yılında toplam seçmen sayısının artmasına rağmen AKP’nin aldığı 21.099.807 oyun 2023 yılında 19.312.114 seviyesine düşmesi ise tamamen ülkedeki bozuk ekonomik yapının etkisi olarak görünüyor. Yönetimden memnun olmayan 1 milyondan daha az seçmen AKP saflarını terk etmiş. AKP’nin güçlü şekilde kemik kitlesini koruduğunu söyleyebiliriz.  Cumhur İttifakı içerisinde yer alan aşırı muhafazakar ve kimse kusura bakmasın ultra gerici parça Yeniden Refah Partisi’nin 2018 seçimlerinde yok olma seviyesine gelmişken 2023’te oyunu 1.526.251’e çıkarması ve %2,83 bandına taşıması ise seçimlerin bir diğer dikkat çeken unsuru. Bu sonuç milletvekili çıkarma şansı olmadığı için AKP’ye yönelen milli görüşçülerin, Saadet Partisi’nin Millet İttifakı’na katılmasından huzursuz olan milli görüşçülerin yuvaya geri dönüş yapması şeklinde yorumlanabilir. Bu bölümün özeti Türkiye seçmeninin büyük bölümünün zorlu hayat şartlarını önemsemediğini ve Türkiye’nin bekası, terör ve dış politikalar gibi konulardan son derece etkilendiğini gösteriyor.

Millet İttifakı, Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinin oy oranları ve yorumlarına geçmeden önce bir hususa daha değinmek istiyorum. Malumunuz 6 Şubat’ta yaşadığımız büyük trajedinin vurduğu 11 ilde Diyarbakır haricinde büyük çoğunluk oy tasarrufunu Cumhur İttifakı’ndan yana kullandı. Bunun üzerine gerek sosyal medyada gerekse yazılı ve görsel basında bazı eleştiriler yükselmeye başladı. Bu tarz eleştiri yapan kişileri buradan alenen kınıyorum. Deprem üzerinden siyasi çıkarımlar yapmak basitliktir, aşağılıkçadır. Oradaki seçmen takdir hakkını kimden yana kullanmak isterse diğer tüm yurttaşlar gibi seçim yapmakta özgürdür. Bunun üzerinden çok çirkin eleştiriler yapanları vicdanlarına sevk ediyorum. Elbette bu depremde yaşanan zafiyetlerden dolayı hükümet çok ağır eleştirilmelidir gerçeğini değiştirmiyor. Ben bunu ilk günde söyledim hala söylüyorum. Fakat iki durum çok farklı ve deprem, depremzedeler, deprem bölgesi gibi konular üzerinden yorumlar yapanları insanlığa davet ediyorum.

Millet İttifakı bileşenleri bence milletvekili seçimlerinde en ağır darbeyi alan taraf olduğu için onları sona bırakmak istiyorum. O yüzden gelelim HDP ve TİP tarafından oluşturulan Emek ve Özgürlük İttifakı’na. Yeni adıyla Yeşil Sol Parti olarak seçimlere katılan HDP ile Türkiye İşçi Partisi Emek ve Özgürlük İttifakı’nı kurduktan sonra bazı konularda anlaşmazlığa düşmüşlerdi. Ben şahsen bu tarz fikri ayrılıkları eğer temele zarar vermiyorsa ve mantıklı argümanlar nedeniyle ortaya çıkıyorsa değerli bulanlardanım. Sonuçta ittifak yapmak birinin dediğine diğerinin körü körüne evet demesi değildir. Hele ki “sol” bir ittifak içinde her sesin özgürce çıkması en doğal beklentidir. YSP ile TİP seçime ortak listelerden girme konusunda anlaşamadı ve TİP haklı argümanlar sunarak neden kendi listeleri ile seçime girmek istediğini açıkladı. Kimileri bunun Türkiye İşçi Partisi’nin bir grup beyaz Türk’ten ve sosyal medyadan aldığı tabiri caizse gaz yüzünden olduğunu iddia etti. Velhasıl kelam YSP ve TİP seçimlere ayrı listeler ile girdi. Sonuçlar TİP her ne kadar haklı gerekçeler ortaya koysa da mazisi çok çok eski bir parti olan YSP’nin seçim tecrübesinden çıkan kararın daha doğru olduğunu bizlere gösterdi. TİP 2018 seçimlerinde HDP listelerinden girerek 4 vekil kazanmıştı ve 2023 seçimlerinde de ancak 4 vekilde kaldı. Üstelik Türkiye İşçi Partisi’nin bu çıkışı özellikle batıda, büyük şehirlerde ittifak ortağı YSP’ye vekillikler kaybettirdi. YSP bu ikircikli durum nedeniyle kesinleşmeyen verilere göre 62 milletvekili çıkarabildi. %8,8 oy oranı olan YSP toplamda 4.742.774 oy aldı. 2018 seçimlerinde 5.772.068 oy alan YSP’nin 1 milyon civarında oyunun çok büyük kısmının TİP’e kaydığı çok az bir kısmının ise Güneydoğu’da AKP lehine geçtiğini görmek mümkün. Yani YSP her ne kadar %12,16 oy oranından %8,8’e geçse de kemik kitlesini korumayı başardı. Bu seçimde TİP 1 milyona yakın oy alıp %1,73 oy oranına ulaşsa da net olarak beklentinin altında kaldı. Partinin tırnak içerisinde fabrika işçilerinin sesi olmaktan tüm emekle çalışanlar işçidir ve bizim seçmenimizdir açılımı halkta karşılık bulmadı gibi göründü. Ayrıca Erkan Baş ve arkadaşlarının açıklamalarının ve propaganda yöntemlerinin halk nezdinde çok da büyük samimiyet uyandırmadığı ortaya çıktı.

Ve son olarak seçimin en yaralı tarafı Millet İttifakı var sırada. Cumhuriyet Halk Partisi’nin “amiral gemisi” olduğu ittifakta karşımıza çıkan oy oranları tam da amiral gemisi tabirini destekler nitelikte. Saadet Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti CHP listelerinden seçime girdiği için bu partilerin oy oranlarını saptamak mümkün değil. Fakat CHP’nin aldığı oy oranı ve oy sayısı hemen her şeyi açıklamaya yetiyor. 2018’de %22,67 ile 11.259.053 oy alan Cumhuriyet Halk Partisi bu seçimde oy oranını ancak %25,33’e ve oy sayısını ise 13.773.286’ya yükseltebildi.  Yaklaşık 2,5 milyonluk fark seçmen sayısının ve seçime katılımın fazla olduğu 2023 yılında CHP’nin kendi oylarını bir nebze korusa hatta artırsa da ortaklarının çok başarısız olduğunu gözler önüne serdi. Babacan ve Davutoğlu önderliğindeki Deva ve Gelecek’in eski yuvaları AKP’den pek de oy devşiremediği ortaya çıktı. Saadet Partisi’nin de milli görüşün ana kumandasını YRP’ye kaptırdığı ortada. CHP ise kendi kitlesini korumuş biraz da ülkedeki ekonomik gidişatın kötülüğünden dolayı küçük bir kesimden oy devşirmiş görünüyor. Ayrıca cumhurbaşkanlığı seçimi ve milletvekili seçimleri baz alındığında Millet İttifakı’nın YSP ile yakınlaşmasının muhafazakar ve milliyetçi kanattan gelecek tüm oylardan mahrum kaldığını da çık şekilde gösteriyor.

Millet İttifakı’nın diğer büyük ortağı İYİ Parti ise net bir şekilde bence seçimin kaybedenleri arasında yer alıyor. Toplamda 2023 seçimlerinde 5.256.251 oy alan ve oy oranı %9,75 olan İYİP, 2018’de %10 oy oranı ile 4.970.122 oy almıştı. Seçmen sayısı ve seçime katılımın önemli artış gösterdiği güncel durumda İYİ Parti’nin 300.000 kadar oy artırmış olması net kötü bir sonuç. Üstelik çok daha oturmuş ve merkez sağ unsurları içine yerleşmiş bir yapıdayken bu rakamlar İYİ Parti’nin kendisine sonuna kadar destek olan kesim dışında, halk nezdinde pek karşılığı olmadığını gösteriyor. Yani, İYİP bu kadar propaganda sonrasında yeni seçmenler kazanamamış görünüyor. Meral Akşener’i başbakan yapmak isteyen bir parti için MHP’den az oy almış olması kabul edilemez. İYİP kurmaylarının seçim sonrası iyi bir istişare içine girmesi şart görünüyor. Sinan Oğan’ın cumhurbaşkanı adayı olarak ve Zafer Partisi’nin milletvekili seçiminde hatırı sayılır oy alması, MHP’nin seçimden güçlü çıkması İYİ Parti cephesinde milliyetçi cenahın da azaldığını işaret ediyor.

Sonuç olarak Milliyetçi ve muhafazakar Türkiye imajının çok daha güçlü şekilde çizildiği bir genel seçimin sonuna geldik. Özellikle milliyetçilik dalgası Türkiye’de yeniden trend haline geliyor. Bunun aynısını Doğu Avrupa, Balkanlar ve Ukrayna’da kısa süre önce görmüştük. Hatta Avrupa’da bile milliyetçiliğin yükselişi söz konusuyken Türkiye’nin de bu pastadan pay alacağı artık malum oldu. Bir de hala seçmenin AKP önderliğindeki ittifaka güvendiğini ve terör, dış politikada “Erdoğan duruşu” gibi konulara büyük ehemmiyet gösterdiğini de anlamış olduk. 

Yeni dönemin herkese mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum. Türkiye’nin güzel yarınları olması hepimizin ortak dileği. Ayrıca sonuç ne olursa olsun 28 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu için oy vermeye gitmeyi ihmal etmeyin. Bırakın demokrasi kazansın…