Sultandere 75. Yıl Mahallesi’ndeki vatandaşlar bölgede yaşanan asayiş sorunlarından şikayetçi. 13 Şubat’ta 17 yaşındaki Rahman Efe O. ile husumetli olduğu H.C.T. arasında çıkan tartışmanın büyüyerek kavgaya dönüşmesi sonucunda Rahman Efe O.’nun bıçaklanarak hayatını kaybettiği ve H.C.T.’nin tutuklanarak cezaevine gönderildiği olayın meydana geldiği mahalledeki vatandaşlar, kendi mahallelerinde diğer mahallelere göre daha sık yaşandığı iddia edilen asayiş olaylarından endişe duyuyor. Mahallede cinayet, adam kaçırma, uyuşturucu ticareti, tehdit, taciz ve kavga gibi pek çok olayın meydana geldiğini öne süren vatandaşlar, henüz sorunlarının çözülmediğini söyledi. Mahalle nüfusunun 20 binin altında olması nedeniyle karakol yapılamadığını ancak bir olay olduğu zaman polisin çok geç geldiğini belirten ve güvenlik amacıyla mahallede bir polis noktası oluşturulmasını isteyen vatandaşlar, çocuklarını rahatça dışarıya çıkartamadıklarını dile getirerek yetkililerden yardım istedi.
“Nüfusumuz 20 binin altında kaldığından dolayı karakol gelmiyor”
Mahalle sakinlerinden Özlem Değirmenci, bölgede çok ciddi asayiş sorunları yaşadıklarını ifade ederek, "En son birkaç gün önce çocuğun birini bıçakladılar, çocuk öldü. Bir diğeri hapse girdi. Akşam saatlerinde yine bir olay oldu. Kaçırma olayı diye söylendi. Yani o kadar çok fazla olay oluyor ki biz artık mahallemizde bir nokta istiyoruz. Biz polis noktası istiyoruz. Nüfusumuz 20 binin altında kaldığından dolayı karakol gelmiyor. Ama biz istiyoruz ki, mahallemizde bir nokta ve güvenlik kameralarımız olsun. Yani bizim çocuklarımız da güvenle dışarıya çıkabilsinler” dedi.
“Mahallemizde polis noktası olursa güvenliğin daha rahat sağlanacağını düşünüyoruz”
Geçtiğimiz günlerde meydana gelen cinayet olayına değinen Ahmet Koyuncu, “2 genç arasında daha önceden kendi aralarında bir tartışmadan husumetler olmuş. Cinayeti işleyen çocuk daha önce ölen kişi tarafından bıçaklanıyor, daha sonra arkadaş cinayeti işliyor. Maalesef 2 gencimizden biri cezaevinde, biri de defnedildi. Yani mahallemiz adına üzücü bir haber. Mahallemize bu tarz güvenlik sorunları günden güne artmakta. Biz bununla ilgili ne yapabiliriz diye çalıştık. Mevzuat gereği nüfusumuz 20 binin altında olduğundan dolayı karakol kurulamıyor ama mahallemizde polis noktası olursa güvenliğin daha rahat sağlanacağını düşünüyoruz. Belediye başkanımızla görüştük. Burada karakola uygun bir noktamız var. Eski muhtarlık binamız şu an boş vaziyette bekliyor. Sadece hafta sonları bir kısmını zabıta arkadaşlar halk pazarı için kullanılır ama eski muhtarlık binamız boş. Yer olarak mahallede hükmeden bir noktada. Başkanımıza burayı sorduk, rica ettik. 'Eğer emniyette dilekçeyle başvuru yapılırsa verebiliriz' diye söylediler kendileri. Bu konuyla ilgili emniyet müdürümüzden de randevu talep edeceğiz, bu noktayla ilgili polislerin gelmesi için bizzat müracaatımızı yapacağız” şeklinde konuştu.
“Polis gelene kadar herkes dağılıyor, hiçbir şey göremiyor”
Derya Mandalı ise, bir anne olarak mahalledeki çocukların can ve mal güvenliğinden endişelendiğini dile getirerek şunları söyledi:
“Çocuklarımızı güvenerek hiçbir yere gönderemiyoruz. Tek başına göndermek gerçekten çok sakıncalı. Hani biz nereye kadar gideceğiz? Bir birey olarak izleriz ama çocuklar büyüdükleri zaman kendilerine özgüveni olmayacak sonuçta. Mahalleli olarak biz karakol için, polis noktası için imza topladık ama hiçbir sonuç alınmadı. Biz bu konuda çok rahatsızız, Sultandere için hiçbir ilgilenen yok. Hani bunu gerçekten isteyerek dile getirmek, görülmek istiyoruz artık. Yani çocuklarımızla parkta oturamıyoruz, hiçbir şekilde hiçbir etkinlik yapamıyoruz. Bu çok üzücü bir şey. Çocuk kaçırma ve madde dağıtma olayları var. Mesela okulların çıkışlarında farklı farklı arabalar, farklı farklı insanlar görüyoruz. Ben Nazlı Apartman’da oturuyorum, orada yoldan değişik değişik arabalar geçiyor. Hız yapıyorlar, çocuklara laf atıyorlar. Tanımadığımız arabalar, tanımadığımız plakalar okullarımızın önünden çok hızlı bir şekilde geçip rahatsız ediyorlar. Zaten polis gelene kadar herkes dağılıyor, hiçbir şey göremiyor. Hiçbir şekilde müdahale edilemiyor, hiçbir bir şekilde de hakkımızı savunamıyoruz. Bir delil gösteremiyoruz. Yani bu konuda haklı haksız duruma düşüyor, haksız da haklı duruma düşüyor.”