Sagalassos, Türkiye'nin Burdur iline bağlı Ağlasun ilçesi kuzeyinde, Akdağ yamaçlarında denizden 1700 metre yükseklikte etkileyici bir konumuyla dikkat çekmektedir. Bu antik şehir, Pisidia Bölgesi'nin Roma İmparatorluk Dönemi'nde öne çıkan en önemli yerleşim yeri konumundaydı. Çoğunluğu Roma Dönemi'ne ait olan yapılarla dolu olan bu şehir, 1706 yılında Fransız gezgin Paul Lucas tarafından ilk defa keşfedilmiştir.
Antik şehir, bulutların arasından farklı bir atmosfer sunarak ziyaretçilerini karşılar. Ziyaretçiler bu şehre girdiklerinde konutları, ardından hamam, kireç ve metal fırınları, aşağı agora, çeşme ve odeonu görmektedirler. Şehrin merkezinde ise yukarı agora, meclis binası, kilise bulunurken sol üst tarafta heroon, tapınak ve Cladius kapısı yer almaktadır.
Sagalassos'un kökenlerine baktığımızda, M.Ö. 3. bin yılın sonlarında Batı ve Güney Anadolu'da yaşayan Luvi kabilelerinin bir kolu olan Pisidia halkından geldiğini görebiliriz. Bu gizemli antik kent M.Ö. 333 yılında Büyük İskender tarafından ele geçirilmiştir. Sagalassos daha sonra sırasıyla Seleucid ve Attalid hakimiyetlerine girmiş ve M.Ö. 25 yılında Galatia kralı Amyntas'ın, ardından da Roma İmparatorluğu tarafından topraklarına katılmıştır.
Hadrian'ın 120'li yıllarda Sagalassos'u Pisidia imparatorluk kültünün resmi merkezi seçmesiyle büyük çaplı ekonomik büyümenin başladığı kent, yaklaşık bir yüzyıl boyunca süren imar büyümesini yaşamıştır. M.S. 590 yılında yaşanan büyük depremden 13. yüzyıl ortalarında Selçukluların son Bizans kalelerini de ortadan kaldırmasına kadar, kentin yıkıntıları arasında birkaç küçük köy varlığını sürdürebilmiştir.
Sagalassos'un en dikkat çeken yapılarından biri olan ve muhteşem Antoninler çeşmesi, şehrin İmparator Hadrian döneminde ekonomik, siyasi ve sosyal anlamda altın çağını yaşadığını göstermektedir. Küçük Asya'nın belki de terk edildiği günden günümüze kadar en iyi korunmuş antik yerleşimlerinden biri olan Sagalassos, 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilmiştir. Kazılarda ortaya çıkan ve boyunun 5.5 metre civarında olduğu tahmin edilen İmparator Marcus Aurelius ve İmparator Hadrian'a ait heykeller ile diğer kazı eserlerinin çoğu, Burdur Müzesi'nde halkın ziyaretine açıktır.