İnşallah pick you canım ya!

Abone Ol

Günümüzün en büyük sahtekârlıklarından biriyle karşı karşıyayız: "Ben diğer kadınlar gibi değilim" cümlesini bir marifet gibi sunan, her fırsatta erkeklerin onayını almak için var gücüyle çalışan, ama sahne ışıkları söndüğünde gerçekte kim olduğunu unutan o meşhur "pick me girl" furyası! Bunlar, feminist söylemleri dillerinden düşürmeyip, sosyal medyada erdem abidesi gibi poz kesen, ama perde arkasında bambaşka hayatlar yaşayan modern çağın bukalemunları.

Bu hanımefendiler, en büyük rakipleri olan hemcinslerini ezmek için her fırsatı değerlendirirler. "Ben kadınlardan daha çok erkeklerle anlaşırım", "Drama sevmem", "Kadınlar çok dedikoducu, o yüzden hep erkek arkadaşlarım var" gibi cümleleri adeta bir madalya gibi göğüslerinde taşırlar. Tabii bunları söylerken asıl amaçları samimi bir arkadaşlık değil, erkeklerin ilgisini garantilemektir. Bir nevi duygusal yatırım yapıp yüksek faiz bekleyen finans dehaları!

İlginçtir, bu "ahlak timsalleri", her kadını "hafif meşrep" ilan edip kendi masumiyetlerini yere göğe sığdıramazken, perde arkasında hiç de iddia ettikleri gibi bir yaşam sürmezler. Sosyal medyada örtünmüş bir melek gibi dolaşıp, gözlerden uzak köşelerde sınır tanımayan maceralara atılmakta sakınca görmezler. Kendi yaptıklarını gizlemek için de en iyi savunma yöntemini seçerler: Başkalarını yargılamak! "Ben asla öyle şeyler yapmam" diyen birinin, el altından neler çevirdiğini bilirsiniz. Kendinden çok emin konuşanlar, genelde en fazla saklayacak şeyi olanlardır.

Bir yandan namus bekçiliği yaparlar, bir yandan da aynı anda birkaç adamla görüştüklerini büyük bir gizlilik içinde saklamaya çalışırlar. Tabii bu işler hassasiyet gerektirir, yanlışlıkla birinin ismini diğerine söylememek için zihinleri bir CRM programı gibi çalışır. Sabah birinin sevgilisi gibi davranıp akşam başka birinin omzunda teselli ararlar. "Ben çok duygusalım, hep yanlış insanlara güveniyorum" diyerek kendilerini acındırma stratejisini de ihmal etmezler. Ve tabii ki, her şeyin sonunda gözyaşları dökülmelidir! Gözyaşı olmadan "mağdur prenses" rolü tamamlanmaz. Bütün dünyayı kendilerine haksızlık eden kötü karakterlerle doldurup, kendilerini trajik bir Netflix dizisinin başrolü gibi sunmaya bayılırlar.

Bu tipler için kadın dayanışması diye bir kavram da yoktur. Kadınları ezmek ve aşağılama yarışında birinciliğe oynarlar. Erkekler arasında popüler olabilmek için hemcinslerini gözden düşürmeye çalışırken, aslında en büyük zararı yine kendilerine verdiklerini fark etmezler. Çünkü günün sonunda, o çok beğenilmek için oynadıkları rol, bir noktada ellerinde patlar ve gerçek yüzleri ortaya çıkar. Kendi koydukları kuralların altında ezildiklerinde de ortada ne dost sandıkları adamlar kalır ne de "ben farklıyım" masalına inananlar.

Kısacası, sevgili "ben diğer kadınlar gibi değilim" diyenler, ne kadar uğraşırsanız uğraşın, sahte ahlakçılığınız bir gün mutlaka elinizde patlayacak. O yüzden, kadın düşmanlığı yapmayı bırakın da önce aynaya bakmayı deneyin. Belki gerçek kimliğinizi hatırlarsınız! Ya da durun, siz en iyisi aynaya bakmayın. Yüzleşmek zor olur.