Sanat

Çocuklar ekran başına geçmek yerine geleneksel Türk oyunlarıyla zaman geçiriyor

Abone Ol

Anadolu Üniversitesi tarafından geleneksel Türk oyunlarına ilgiyi artırmak için düzenlenen yaz okulu etkinliklerinde eğitim alan çocuklar Türk kültürünü öğrenmek, korumak ve gelecek nesillere aktarabilmek için çeşitli kültürel oyunları öğreniyor. 3 taş, 5 taş, 9 taş, han aşık, yalakkaya, kumalak, köçürme ve mangala gibi geleneksel Türk oyunlarını tanıma fırsatı bulan çocuklar birlikte çalışma, takım ruhu ve sosyal becerilerini geliştirme şansı yakalıyor. Tüm bunların yanında teknolojinin getirdiği zararlı etkilerden de korunuyorlar. Günümüzde birçok çocuk bilgisayar, telefon, tablet, televizyon gibi elektronik ürünlerle vakit geçirip oyun oynarken, Anadolu Üniversitesi’nde geleneksel Türk oyunlarını oynayan çocukların aileleri de durumdan memnun oluyor.

“İnşallah nesilden nesile aktarılacak”

Mangala oyunu ile Eskişehir’de derece elde eden ve eğitime gelen küçük kardeşlerine geleneksel oyunları öğretmek istediğini söyleyen Sümeyye Agahoğlu, “Biz burada geçmişte büyüklerimizin oynadığı ‘köçürme’ ve ‘aşık’ oyunlarını çocuklara öğretmeye çalışıyoruz. Teknolojinin yaygın olduğu bu dönemde çocukların bu etkinliğe katılmaları bizim için mutluluk verici bir durum. Ben, yola ‘mangala’ ile başladım ve bu oyunda Eskişehir il ikinciliği elde ettim. Ondan sonra Ayşe Gümüş hocamla tanıştım, beni girişimciliğe çağırdılar, orada yavaş yavaş 9 kumalak, yalakkaya ve onun gibi oyunları öğrenmeye başladım. Şimdi de çocuklara öğretiyoruz, inşallah nesilden nesille aktarılacak” dedi.

“Kültürel miraslarımız ve bunların unutulmaması gerektiğini düşünüyorum”

Günümüzde sokak oyunlarının neredeyse bitme noktasına geldiğini, çocukların telefon, tablet ya da bilgisayar oyunları ile çok vakit harcadığını söyleyen Elif Nesil Çam, geleneksel Türk oyunlarıyla çocukların hem kültürünü tanıdığını hem de ekran bağımlılığından uzaklaştığını söyledi. Girişimcilik Merkezi’nde hocalarından öğrendiklerini küçük yaştaki çocuklara öğretmeye çalıştığını ifade eden Çam, “Ben bu oyunları oynamaya üçüncü sınıfta ‘mangala’ ile başladım. Şimdi de bu genç arkadaşlarımıza öğretiyorum. Onlar da küçüklükten başlasınlar ki büyüyünce onlar da küçük kardeşlerine öğretmeye başlasınlar. Bunlar bizim kültürel miraslarımız ve bunların unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunlar atalarımızın geçmişte oynadığı oyunlar ve bu yüzden nesilden nesle aktarılması gerekiyor. Bence buraya gelmelerinin ailelerin payları çok büyük, onlar çocukların gelişmesi için ne yapabiliriz diye araştırmışlar ki buraya gelmişler, o yüzden ailelerine teşekkür ediyorum. Çocukların burada olmasının da çok büyük bir avantajı olduğunu düşünüyorum, şimdi diğer yaşıt çocuklar evlerinde belki televizyona bakıyorlar veya ellerine bir telefon verilmiş oturuyorlar. Şu anda bu çocuklar buradalar ve bu doğal ortamda hem eğleniyorlar hem sosyalleşiyorlar hem de oyunları oynarken el-göz koordinasyonlarını gelişip, daha stratejik düşünmeyi öğreniyorlar” şeklinde konuştu.

“Bilgisayar oyunları bana göre değil, olmayan bir şeyi oynamak gibi garip bir şey”

Anadolu Üniversitesi Girişimcilik Merkezi’ndeki yaz okulu etkinliklerinde geleneksel Türk oyunlarını öğrendiği için mutlu olduğunu belirten Duru Özdemir, bilgisayar oyunlarının hayal gücünü kısıtladığını söyledi. Burada öğrendiği oyunlarla strateji geliştirmeyi öğrendiğinin altını çizen Özdemir, “Ben beşinci sınıftan beri bu oyunları severim ve severek oynarım. Beşinci sınıftaki öğretmenlerim de beni çok desteklemişlerdir. Bilgisayarda oynanan video oyunları pek hoşuma gitmiyor açıkçası, çünkü ben parkta oynamayı arkadaşlarımla birlikte oynamayı ya da strateji oyunlarını daha çok severim. Onlar bana göre değil, yani aslında olmayan bir şeyi oynamak gibi garip bir şey, yani sıkıcı. Ben ‘mangalayı’ çok severim, 3 taşı çok sevdim, burada ‘aşık atmayı’ öğrendim, ‘aşık atma’ da çok zevkli bir oyunmuş” ifadelerini kullandı.