Seviyesizlik yeni siyah

Abone Ol

SEVİYESİZLİK YENİ SİYAH

Biri çıkar ve “Terbiye aileden gelir” der. Haklıdır; terbiye, çocukluktan itibaren insana öğretilip kazandırılır. Ama sonra ne olur, biliyor musunuz? Bazı insanlar bu terbiyeyi alır, onu üstüne yakışmayan bir giysi gibi taşır. Sırf “ben terbiyeliyim” diye ortalıkta dolaşırken, esas mesele olan görgüyü pas geçer. Görgü dediğiniz şey, nereden gelir peki? Kitaplardan mı, televizyon dizilerinden mi? Yoksa Instagram hikayelerinden mi?

Sonradan görme kavramı tam da burada devreye girer. İşte bu “terbiye aileden gelir”ciler, terbiyeyi bir aksesuar gibi kullanıp, asıl insanlık sınavını veren görgüye hiç uğramazlar. Sofrada kaşık çatal tutmayı bilirler ama başka birinin tabağına göz dikmemenin adabını öğrenemezler. Güler yüz gösterirler ama içlerinde büyüttükleri hıncı herkese bir şekilde akıtmayı becerirler.

Ve sonra… Kendi gibi olmayan herkesi bir "ucube" ilan ederler. Başka türlü gülen, başka türlü konuşan, başka türlü yaşayan insanlar bu görgü fukarası tiplerin radarında hep bir hedef tahtasıdır. En son gördüğüm, birkaç eski dostun sohbetinde, farklı bir düşünce belirten bir arkadaşın uğradığı linçti. Üstüne bir de kahkahalar eşlik etti. Ah, o kahkahalar... Tam bir sonradan görmelik mezuniyet töreniydi sanki!

Bazıları, hayatı "biz ve ötekiler" diye ikiye ayırır. Öyle ki, ötekiler ne kadar "farklı" ise, bu terbiye(!) taşıyıcıları o kadar "üstün" hisseder kendilerini. Sahi, biz bu üstünlük kompleksiyle daha ne kadar gidebiliriz? İnsanlar farklı olamaz mı? Olursa da neden bu farklılık bir tehdit unsuru gibi algılanır?

Denizden yeni çıkmış midye kabuğu gibi parlayan o yapay terbiye maskesi bir gün düşecek. O zaman, herkes görgüyle gelen asıl insanlık sınavının ne olduğunu daha iyi anlayacak. Ama işte o gün gelene kadar, bu maskeli balonun içinde dans etmeye devam edecekler. Biz mi? Biz sadece izliyoruz; çünkü hayat bazen size sadece izleyici koltuğu düşer. Ama merak etmeyin, içten içe gülüyoruz; çünkü görgünün nereden geldiğini çoktan çözmüş olanlar, ucubelik görmez, görmezden gelir.

Unutmayın, insanın terbiyesi aileden gelir, evet. Ama görgüsü, onun ne kadar "insan" olabildiğinden. Ve bu, hiçbir aile mirasıyla gelmez. Bu, hayatta öğrendiklerinizle, kazandıklarınızla ve başkalarına verdiğiniz değerle olur. Öyle bir miras bırakın ki, sonradan görmelik değil, görgü dolu bir iz olsun ardınızda.

Son olarak çok sevgili Eda’nın kullandığı bu cümleyi de unutmayalım; “Terbiyeyi hazmetmek zaman ister, tıpkı etin terbiyesini hazmetmesi gibi…”