Çocukluk yıllarından itibaren babasının yanında yorgancılığı öğrenen Ömer Gündoğmuş, gerçek yünlerle doldurduğu yorganları eşi Sevim Gündoğmuş’un diktiğini belirtiyor. Eski yorganlardan çıkan yünleri işleyip yeniden kullanıma hazır hale getirdiklerini ifade eden Gündoğmuş, bu süreçte maddi durumu zayıf müşterilere de kolaylık sağladıklarını dile getiriyor.

"Bu işi ölünceye kadar sürdüreceğim," diyen Ömer Gündoğmuş, çırak yetişmemesinden dolayı mesleğin geleceğinden endişe duyduğunu belirtiyor. Öte yandan, doğal malzemelere olan ilginin yeniden artmaya başlamasının kendisini mutlu ettiğini ekliyor.

Birlikte Çalışmanın Gücü

Mesleklerini yarım asırdır dayanışma içinde sürdüren çift, birlikte çalışmanın hem işlerini kolaylaştırdığını hem de aralarındaki bağı güçlendirdiğini söylüyor. Sevim Gündoğmuş, "Biz el ele verip bu mesleği ilerletmeye çalışıyoruz. Eşim yorganın içini dolduruyor, ben ise dikiyorum. Zor bir iş ama birbirimize destek olarak üstesinden geliyoruz," diyor.

Eski Yorgana Dönüş Var

Gündoğmuş çiftinin müşterilerinin çoğu, eski yorganlarını yeniletmek için geliyor. "Günde bir yorgan dikiyorum ama 10 yorgan geliyor," diyen Ömer Gündoğmuş, yoğun talepten dolayı işleri sıraya koyarak ilerlettiklerini belirtiyor.

Doğal malzemelerin sağlık açısından önemine dikkat çeken Gündoğmuş, "Elyaf yorganlar sağlıksız ve tehlikeli. Yün ve pamuk ise sağlıklı, güvenli ve kaliteli bir uyku sunuyor," ifadelerini kullanıyor.

Sevim Gündoğmuş ise yeni neslin dikiş becerisini kaybettiğinden yakınıyor. "Eskiden herkes iğne iplik kullanmayı bilirdi, şimdi küçük bir söküğü bile dikemeyenler var. Biz de elimizden geldiğince bu beceriyi korumaya çalışıyoruz," diyerek mesleğin gençlere aktarılması gerektiğini vurguluyor.

Gündoğmuş çifti, yaşlarının ilerlemesine rağmen mesleklerini devam ettirmekte kararlı. Ancak çırak yetişmemesi ve artan taleplerin karşılanmasındaki zorluklar, bu mesleğin geleceğini belirsiz kılıyor. Onlar için bu iş sadece bir geçim kaynağı değil; aynı zamanda kültürel bir mirası yaşatma çabası.