Doğuda Adana, batıda Mersin, kuzeyde Pozantı, Çamlıyayla ve güneyde Akdeniz ile çevrili olan Tarsus, tarihinde birçok farklı kültürün kesişme noktası olmuştur. Neolithik dönemden başlayarak antik Kilikia'da stratejik bir konuma sahip olan kent, Kilikia'yı İç Anadolu'ya bağlayan tarihi yolların merkezinde yer alıyordu.
Tarsus'un ismi ilk kez Hitit metinlerinde "tarşa" olarak geçiyor ve bu dönemde Asur'ların Que Krallığı'na başkent olarak görülüyor. Pers döneminde ve sonraki Asur ve Syennesi Krallıkları dönemlerinde kentin ismi değişmeden "Tarsus" olarak kullanılmaya devam etmiştir.
Tarsus'un bir diğer ismi olan ve kutsal kitaplarda geçen Arsus ve Efsus isimleri, şehrin antik çağlarda sunduğu eşsiz özelliklerin bir kanıtıdır. Tarsus, baştan sona bir tarih kitabı gibi, her dönemde farklı bir uygarlığını izini taşıyor. İlk ve orta çağlarda, Tarsus deniz ticaretine açık bir liman kenti olmuştur.
Tarsus'a uygarlıklar öncesi dönemlere uzanan tarihinin erken dönemlerinden beri değişik isimlerde anıldığını biliyoruz. Regma Gölü ile Akdeniz'e otantik bağlantısı sayesinde, Tarsus deniz ulaşımı olanağı sağlamış ve ticaret merkezi haline gelmiştir.
Tarsus'un vurgulanan bir başka eski adı, "Miratüliber" isimli Arap tarihinde belirtilen "Tarasis"tir. Rivayete göre, kentin bu adı, Nuh Peygamberin torunu Tarasis tarafından kurulduğuna dair bir efsaneden türetilmiştir.
Bununla birlikte, Gözlükule Höyüğü'nde yapılan arkeolojik kazılar, Tarsus'un tarihini M.Ö. 7000 yılına kadar götürmektedir. Bu neolithik toplum, tarım ve ticaret ile geçimini sağlamıştır ve kent bundan sonra tarih boyunca bir birleşme ve geçiş noktası olarak var olmuştur.
Bu uzun ve çeşitli tarihi boyunca Tarsus, birçok farklı kültür ve imparatorluğun hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Hititler, Persler, Romalılar ve Asurlar da dahil olmak üzere birçok farklı hükümet tarafından yönetilmiştur. Bu çok kültürlü geçmişi, Tarsus'un benzersiz bir tarihsel ve kültürel mirasa sahip olmasını sağlamaktadır.
Tarsus, adının yanı sıra, antik dönemlerin tanınmış figürlerine de ev sahipliği yapmıştır. Bu figürler arasında Iulius Caesar, İskender Büyük ve Kleopatra gibi tarihin en tanınmış isimleri bulunmaktadır.
Bugün Tarsus, zengin tarihi ve kültürel mirasını yansıtan bir kent olarak varlığını sürdürüyor. Kentin farklı dönemlere ait eserleri, ziyaretçilerine eşsiz bir tarihi deneyim sunmaktadır. Bu nedenle Tarsus, tarih meraklıları ve kültür turizmine ilgi duyan gezginler için ideal bir duraktır.