Türkiye'nin kuzeydoğusundaki tarihi zenginlikleriyle dikkat çeken Bayburt, M.Ö. 3000'li yıllara kadar uzanan tarihi ile insana hayranlık uyandırıyor. Birçok farklı medeniyetin izlerini taşıyan bu kadim şehir, tarih boyunca birçok farklı isim ve idare altında buluna gelmiş.
Söz konusu tarihi yerleşim alanı, Azziler tarafından kurulmuştur ve bu dönemin ardından Bayburt, yıllar içinde Kimmer ve İskit akınlarına maruz kalıyor. Şehir, M.Ö. 770-665 yılları arasında bu iki göçebe kavim tarafından kullanılıyor.
Daha sonra, Haldilerin yönetimine geçen şehir, kısa bir süreliğine Medlerin eline geçmiş ve daha sonraki dönemde ise Pers İmparatorluğu'nun hakimiyet sahasına dahil olmuştur.
Xenophan, Anabasis adlı eserinde Bayburt'tan büyük, kalabalık ve zengin bir şehir olarak bahsetmiştir. Bu dönemde Bayburt'un adı Gymnias'tır ve bir İskit şehri olarak anılır. İskitler, aynı zamanda Türkler tarafından da "saka" olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, Bayburt'un 5000 yıllık tarihine bakıldığında, bu şehrin aslında bir Türk şehri olduğunu söylemek yanıltıcı olmayacaktır.
Günümüzde Bayburt olarak bilinen şehir, tarih boyunca birçok farklı isimle anılmıştır. Ortaçağ Ermeni kaynaklarında Payberd, Bizans kaynaklarında Payper, Baberd, Paypert olarak geçerken, 12. yüzyılın sonlarında bu bölgeden geçen ünlü gezgin Marko Polo'nun seyahatnamesinde Painpurth, Baiburt olarak anılır. Arap kaynaklarında Bâbirt, II. Mesud adına 1291'de basılan bir parada Baypırt ve Akkoyunlu tarihinden bahseden çağdaş eserlerde Pâpirt şeklinde geçmektedir. Berd kelimesinin "yüksek kale" anlamına geldiğini biliyoruz, ancak bu kelimenin ilk hecesine bir anlam verilemiyor.
Öte yandan, 1647 yılında şehri ziyaret eden Evliya Çelebi, Bayburt adının "zengin" anlamına gelen "Bay" ve "belde" anlamına gelen "yurt" gibi iki kelimenin birleşiminden oluştuğunu öne sürüyor. Ancak Osmanlı dönemine ait kaynaklarda ad, günümüzdeki haliyle yani Bayburt olarak kaydedilmiştir.