Cumhuriyet 101. yılını kutluyor. Kendimi ise uzun zamandır bir cumhuriyet romanı içinde yaşıyormuş gibi hissediyorum. Bazı şeyler hiç değişmiyor, mücadelemiz bitmiyor ama hep umutluyuz. Cumhuriyetin de temelinde bu düşüncenin yattığına inanıyorum: Asla pes etmemek. Bir yüz yılı geride bırakırken bizi Cumhuriyet’e hazırlayan romanlarımızdan bahsetmek istiyorum. Bazı kavramları ezbere öğrenmek mümkün değil, edebiyatta ve tarihte bir dönemi ele alacaksanız tüm yollar o dönemde yazılmış eserlere çıkar. Türk edebiyatında bana göre bitmeyecek iki dönemdir: Tanzimat ve Cumhuriyet. Cumhuriyet bir gecede ortaya çıkan ya da bir gecede kabul gören bir rejim değildir. Anadolu’nun Tanzimat’tan bu yana düşlediği bir idealdir. Tanzimat sanatçıları da bu idealin farkındadır ve Cumhuriyet’e uzanan yolda ilk adımları atarlar. Türk Cumhuriyet aydını yazarlarımızdan Reşat Nuri Güntekin “Çalıkuşu” ile başlar bu yolda ilk olmaya. Çalıkuşu bundan tam yüz üç yıl önce Vatan gazetesinde tefrika edildi. Yüz üç yıl önce Feride; Anadolu’da, “Cumhuriyet’e hazırım.” dedi. Kahramanımız Feride, Meşrutiyet Dönemi Dome de Sion mezunu aydın bir kadın. Kadınların sosyal ve ekonomik bir hayata atılmasını ve Cumhuriyet’i bekleyen bir köy öğretmeni olarak Atatürk’ü de etkiliyor. Atatürk; Büyük Taaruz öncesi Çalıkuşu için, ihmâl edilmiş Anadolu’yu genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları ele almasını ve aydınlanma hareketine öncülük etmesinden dolayı çok beğendiğini ve İsmet Paşa’ya da vereceğini, söylüyor. Reşat Nuri’nin Çalıkuşu’ndan sonra beni en etkileyen romanı; Yeşil Gece (1928)’de bir öğretmen gözünden anlatılır. Ali Şahin bir medrese öğrencisidir ve buradaki müderrislerin dinsel yaptırımları onu bilime yönlendirir. Öğretmen olarak bir Ege kasabasına gider, işte burada halk ile ters düşen idealist öğretmen savaşı başlayacaktır. Devrimlerin, toplumdaki altyapı sorunlarının çözülmeden yapılmasının topluma daha fazla zarar verebileceğini savunur.
“…Çok doğru söylemişler… İnkılap denilen şey bir günde olmuyor.” (Yeşil Gece)
Aydın yazarların bu denli gerçekçi eserleri Cumhuriyet ve devrimlerde halka ulaşmak için en iyi araçtı. Türk modernleşmesinde edebiyatın etkisi yadsınamaz. Yazarların da “ulusal edebiyatı” benimsemesi halk ile yakınlaşması açısından hem tarihe hem de edebiyata fayda sağlamıştır. Halkı tanıyıp yücelten romanlar kadar halkı çok iyi gözlemleyen ve eleştiren romanlardan biri de Yaban’dır. Yakup Kadri’nin savaş yıllarını ele alan ve çokça tartışılan eseri, İstanbullu aydın ile Anadolu halkının karşıtlıklarını ele alır. Kahramanımız Ahmet Celal aynı zaman da gazidir. Savaş yıllarında halkın duyarsız ve umursamaz tavırları onu üzer. Kasaba halkının Türk askerine olan inançsızlığı yine karakteri ümitsizliğe iter. Çoğu edebiyat çevrelerine göre bu roman “kanon” bir metindir. Zorunlu bir halde yazıldığı ya da yazılmak durumunda kalınan bir eser olarak değerlendirilir.
Edebiyat, her ne kadar bireyin dünyası için var olan bir sanat olsa da sözün gücü toplumlar için vazgeçilmezdir. Her dönemin izini taşıyan edebi eserler en yakın tarihtir aslında. Türk halkının Cumhuriyet’e geçiş döneminde, edebiyat bir köprü olmuştur.
Cumhuriyet’in kıymetinin bilinmesi dileğimle.