Bir kadın doğar, kendini bulur ve her şey değişir. Son yıllarda okuduğum beni bambaşka alemlerde dolaştıran bir eser; “Harika Bir Hayat Hikmet” Hükmenoğlu’nun Yunus Nadi Roman Ödüllü “harika” eseri.

Eser hem modern bir Cumhuriyet romanı hem de biyografik olarak kaleme alınmış. Kısa bir Cumhuriyet tarihi okuyorsunuz. Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 1919 yılında doğuyor kahramanımız Harika. Yaşamının her dönemi çeşitli tarihi olaylara dayanıyor. 1919’da başlayan bu “harika” hayatın ne zaman bittiğini ise bilmiyoruz.  Roman bizi pek çok tarih sahnesine götürürken dönemin edebiyat ve sanat çevresine de yakınlaştırıyor. Dönemin ünlü gazeteleri, edebî tartışmaları, şiirler ve romanlar… Böyle bir ortamda yine bu çevrede var olan anne ve babaya sahip. Doğduğu günden beri babasının hayatında gördüğü en harika şey kahramanımız. Annesi ise Harika’ya biraz daha mesafeli ve ömür boyu çatışacağı bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Diyoruz ya bir Cumhuriyet romanı, bu yıllarda büyüyen bir kadın olarak pek çok güçlü Cumhuriyet kadını portresi de görüyoruz eserde. Halide Edip, Suat Derviş gibi.

Harika aslında genç bir Cumhuriyet kadını olarak karşımıza çıkmıyor tam aksine Cumhuriyet ve genç Türkiye’yle beraber büyüyor. Çok iyi şiir yazıyor, iyi bir tiyatrocu. Sürekli farklı bir kimlikle karşımıza çıkıyor ve her kimlikte kendini yeniden keşfediyor. Annesi çoğu zaman yeterli bulmadığı kızını “Harika bir hayatın olabilirdi.” diye eleştiriyor. Bu anne-kız çatışması bizi Servetifünun Dönemi’ne götürüyor. Türk edebiyatında kadın üzerine konuşmaya ve yazmaya başlanılan bu dönemden Cumhuriyet’e geliyor sanki Harika. Yeni Cumhuriyet’in ilklerini de taşıyor bir kadın olarak sanatta, toplumda var olan ve bunların hepsini başarıyla yerine getirebilen bir kadın. Bu kadınları kendi yeni yarattığı kimlikler ve takma isimlerle her ortamda sesli hâle getirmeyi başarıyor. Gümüş Palas, Dönemin Beyoğlu pastaneleri, Trakya Yahudileri pek çok yeri, olayı Harika ile yeniden keşfediyoruz.

Eserin başından itibaren kurgu ve gerçek iç içe ve her olayda yazarın girişte yazdığı notu anımsıyorsunuz: “Bu biyografide bazı kişiler ve olaylar (bize anlatılanlar doğruysa) hayal ürünüdür. Bazılarıysa (bize anlatılanlar doğruysa) gerçektir.”

Harika genç Cumhuriyet’te kendini bulmayı başarmış bir kadın. İstediğini yapabilir, dilediğinde var olur, dilediğinde şiir yazar, dilediğinde sahnede oynar ve dileği anda kaybolur.

Eğer Harika gerçekse iyi ki var olmuş ve eğer gerçek değilse umarım var olur. Umarım Harika’yla tanışır ve bir sonraki macerasına ortak olursunuz. Keyifli okumalar.